Malmemurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun
Kanun Numarası: 3561, Kabul Tarihi: 18.05.1989, Resmi Gazete T/S: 27.5.1989/20177
Madde 1- (Değişik: 24.07.2008/5793)[1] Bu Kanunun amacı, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere; mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Madde 2- (Değişik: 24.07.2008/5793)[2] 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 427 nci maddesine göre, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamı; bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır. Hazinenin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması hâlinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyımı tayin eder.
Mallar üzerindeki yönetim görevi sona erinceye kadar, yönetim kayyımı tayin edilen en büyük mal memuru yerine vekâlet eden veya atanan kimse de bir karara gerek kalmadan o makama tayin edilmiş sayılır. Mal memuru kayyımlık yetki ve görevlerinin bir bölümünü, sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla, astlarına devredebilir. Yetki devri, yetki devreden kayyımın sorumluluğunu kaldırmaz.
Kayyım tayin edilen mal memuru, Hazine avukatı bulunan yerlerdeki dava ve icra işlerinde vereceği yetki belgesi ile Hazine avukatı tarafından temsil olunur. Hazine avukatlarının bu fıkra hükmü gereğince bakacakları dava ve icra takipleri nedeniyle lehlerine hükmolunup tahsil edilen vekalet ücretleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 146 ncı maddesindeki sınırın iki katını geçmemek üzere ayrıca kendilerine ödenir.
Kayyımlıkla ilgili işlemler, her türlü vergi, resim, harç, katkı payı gibi mali yükümlülüklerden müstesnadır.
Taşınır ve taşınmazlarla hakların yönetim gelirlerinin yüzde 35’i; para, hisse senedi, tahvil ve benzeri menkul varlıkların yönetim gelirlerinin ise yüzde 5’i oranında yönetim gideri kesilerek kayyım tarafından bir bankada açılacak hesaba yatırılır. Bu hesapta toplanan paralar; kayyım ve yetki devrettiği görevliler, davalara katılacak Hazine avukatları, ihtiyaç hâlinde kurulacak kayyımlık bürosu görevlileri ile bu konuda görevlendirilenlere verilecek ücret ödemeleri ve kayyımlık bürosunun diğer giderleri için kullanılır.
Mal memurlarının kayyımlıkla ilgili görev ve yetkileri, ödenecek ücretler, kayyımlık mallarının yönetimi ile diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, (değişik ibare: 02.07.2018/700 s. KHK)[3] Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir.
Geçici Madde 1- (Mülga: 24.07.2008/5793)[4]
Geçici Madde 2- (Mülga: 24.07.2008/5793)[5]
MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
- 5793 sayılı Kanunla değişiklikten önceki şekli: “Madde 1: Bu Kanunun amacı, gaip kişilerin malvarlıkları üzerindeki Hazine menfaatinin daha iyi korunmasını sağlamak üzere, mahallin en büyük malmemurlarının kayyım tayin edilebilmelerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” ↑
- 5793 sayılı Kanunla değişiklikten önceki şekli: “Madde 2: Sulh mahkemesi, Türk Kanunu Medenisinin 377.nci maddesinin 1 numaralı bendine göre kayyım tayin etmeden önce, mahallin en büyük malmemurluğundan, idaresi kimseye ait olmayan mallar üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını ayrıca araştırır. Hazinenin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması halinde, mahallin en büyük malmemurunu kayyım tayin eder.Malmemurunun değişmesi halinde yeni atanan malmemuru sulh hakimince kayyım tayin edilir. Her malmemuru kendi kayyımlık görevi sırasındaki işlem ve eylemlerinden sorumludur.Malmemuru kayyımlık yetki ve görevlerinin bir bölümünü, sınırlarını yazılı olarak, açıkça belirlemek şartıyla, astlarına devredebilir. Yetki devri, yetki devreden kayyımın sorumluluğunu kaldırmaz.Bu malları idare eden malmemurları kayyımlar hakkındaki hükümlere tabidir. Ancak, bu Kanuna göre tayin edilen kayyıma ödenecek ücret Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından belirlenir.Kayyım tayin edilen malmemuru, Hazine avukatı bulunan yerlerdeki dava ve icra işlerinde vereceği yetki belgesi ile Hazine avukatı tarafından temsil olunur. Hazine Avukatlarının bu fıkra hükmü gereğince bakacakları dava ve icra takipleri nedeniyle lehlerine hükmolunup, tahsil edilen vekalet ücretleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 146 ncı maddesindeki limitin iki katı olarak ayrıca kendilerine ödenir.Kayyım tayin edilen malmemurunun 492 sayılı Harçlar Kanununun 1 ve 3 sayılı tarifelerine göre bütün işlemleri hakkında aynı kanunun 13 üncü maddesinin ( j ) bendi hükmü uygulanır.” ↑
- Burada yer alan “Maliye Bakanlığınca hazırlanıp Bakanlar Kurulunca” ibaresi “Cumhurbaşkanınca” şeklinde değiştirilmiştir. ↑
- Mülga maddenin metni: “Geçici Madde 1: 2 nci madde kapsamına giren hallerde, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce atanmış kayyımlarla ilgili olarak mahallin en büyük malmemurluğunun talebi üzerine sulh hakimince mevcut kayyımın görevinin sona erdiğine karar verilir ve 2 nci maddede belirtilen esaslara göre kayyım tayin edilir.” ↑
- Mülga maddenin metni: “Geçici Madde 2: Geçici 1 inci madde gereğince görevi sona erdirilen kayyımların idare ettikleri gayrimenkule ilişkin olarak yaptıkları kira sözleşmeleri, tapuya şerh edilmiş olsalar dahi, kayyım tayin edilen malmemurlarının, yeni kira bedeli ve şartlarını kiracıya tebliğ etmesinden altı ay sonra kendiliğinden sona erer. Yeni kira bedel ve şartları Hazineye ait gayrimenkullerin kira verilmesine ilişkin usullere göre belirlenir.Eski kiracının, birinci fıkrada belirtilen altı ayı takip eden 30 gün içinde yeni kira bedeli ve şarları ile kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır.Teklif edilen yeni bedel ve şartlara kiracılar tarafından Sulh Mahkemelerinde itiraz olunabilir. Bu itirazla ilgili davalara sulh mahkemelerinde öncelikle bakılır. İkinci fıkrada belirtilen 30 günlük süre içinde itiraz ve rüçhan haklarını kullanmayan ve gayrimenkulü tahliye etmeyenlerin tahliyeleri icra memurluğundan istenir.İtiraz yoluna giden kiracı, teklif edilen kira bedelini aylık olarak ödediği takdirde tahliye edilmez. Kiracının itirazı üzerine sulh mahkemesince tespit edilen rayiç kira bedeli, teklif edilen kira bedelinden düşük olursa, farklar sonraki ayların kira bedellerine mahsup edilir.Kayyım tayin edilen malmemurlarının teklif ettiği veya sulh mahkemesinin tespit ettiği kira bedeli ve şartlarıyla yapılacak kira sözleşmesinin başlangıç tarihi, birinci fıkrada belirtilen altı aylık sürenin bitim tarihidir.Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde, mahkemece tespit edilen kira bedeline göre sözleşme yapma hakkını kullanmayan ve biriken kira farklarını ödemeyen kiracının tahliyesi icra memurluğundan istenir.” ↑
Bir Cevap Yazın