2010-13239 sayılı Milli Emlak Genel Yazısı (Hazine taşınmazlarında 5237 sayılı T.C.K’nun 154 üncü maddesinin uygulanmaması)

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Milli Emlak Genel Müdürlüğü

Sayı: B.07.0.MEG.0.03.00.00/3251-14625/013239 * 08.04.2010

Konu: 5237 sayılı T.C.K’nun 154 üncü maddesinin uygulanması     (YAZININ PDF HALİ: 2010-13239)

ANTALYA VALİLİĞİNE (Defterdarlık)

İlgi a) 29.11.2006 tarihliye B.07.4.DEEO.07.06/4-O-15555 sayılı yazınız.

b) Dağıtımlı olarak Adalet Bakanlığına (Ceza İşleri Genel Müdürlüğü) ve Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğüne yazılan 27.6.2007 tarihli ve B.07.0. MEG.0.9/07000120266/37784,37785 sayılı yazılarımız.

c) 11.7.2007 tarihli ve B.07.0.MEG0.9/07000120266/40925 sayılı yazımız.

ç) Adalet Bakanlığının (Ceza İşleri Genel Müdürlüğü) 88.2007 tarihli ve B-03.O-CİG.O.00.OO.05-647.03-141-2007/41885 sayılı yazısı.

d) Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün 10.92007 tarihli ve B.07.O.BHM.OA394-12206/31697 sayılı yazısı.

e) 7.9.2007 tarihli ve BOZ4.DEF.O.07.06/47-434/3752 sayılı yazınız-

f) 20.10.2007 tarihli ve B.07.4.DEF.O.07.06/07010105181/4420 sayılı yazınız.

g) İzmir Valiliğine (Defterdarlık) yazılan 14.2.2008 tarihli ve B.07.O.MEG.O.9/3251-14397/8003 sayılı yazımız-

ğ) 19.2.2008 tarihli ve B.07.4.DEF.O.07.06/47-234/993 sayılı yazınız.

h) 29.2.2008 tarihli ve B.07.4.DEF.O-07.06/47-434[1268 sayılı yazınız.

ı) 2.4.2008 tarihli ve B.07.4.DEF.O.07,06/47-737/2518 sayılı yazınız.

i) 75.2008 tarihli ve B.07.4.DEF.O.07.06/47-737/3977 sayılı yazınız,

j) 18.9.2008 tarihli ve B.07.4.DEF.O.04.OO/3849 sayılı yazınız.

k) 20.12.2008 tarihli ve B.07.4.DEF.Omm.01/47-737/16502 sayılı yazınız. 1) 15.1.2009 tarihli B-07.4.DEF.O.07.O.Oı.01/47-737/473 sayılı yazınız.

m) 19.2.2009 tarihli ve B.07.4.DEF-0.07.O.01.01/47-737/1512 sayılı yazınız.

n) 20.3.2009 tarihli B.07,4.DEF.O.07.Oı.02/07000120266/84/2585 sayılı yazınız-

o) 26.3.2009 tarihli ye B.07.4.DEF.O.07.O.Oı.01/47-737/2633 sayılı yazınız.

ö) Dağıtımlı olarak Adalet Bakanlığına (Ceza İşleri Genel Müdürlüğü) (Kanunlar Genel Müdürlüğü) yazılan 13,4.2009 tarihli ve B.07.O.MEG-O.03.OO.OO/070001 20266/18894, 18895 sayılı yazılarımız.

p) 14.4.2009 tarihli ve B07.4.DEF.O.07.O.Oı.01/47-737/3163 sayılı yazınız.

r) Adalet Bakanlığının (Ceza İşleri Genel Müdürlüğü) 5.5.2009 tarihli ve B03.O.CiG.O.OO.OO.05-647.03-141-2007/679/27396 sayılı yazısı-

s) 2.62009 tarihli B.07.4.DEF.O.07-O-01.01/07010115110/4791 sayılı yazınız

ş) 22,7.2009 tarihli B.07.4.DEF.O.07.O.01.01/07010115110/6476 sayılı yazınız

t) 19.11.2009 tarihli ve B.07.4.DEF.O.07.01-02/47-927/10493 yazınız.

İlgi (a) yazınızda özetle; Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlara yapılan işgallerle ilgili olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 279 uncu maddesinde yer alan “Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip te yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan ilâ yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü de belirtilmek suretiyle;

1) İşgallerin özel kanunlarla korunduğu durumlar,

2) Hazine taşınmazları üzerinde hiçbir sabit tesis yapılmaksızın yalnızca tarımsal amaçlı kullanım amacıyla yapılan işgaller,

3) Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesinin yürürlük tarihinden önce Hazine taşınmazları üzerinde yapı ve tesis yapılmak suretiyle yapılan ve halen devam eden işgaller,

Hakkında, 12/10/2004 tarihli ve 25611 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren “Hakki olmayan yere tecavüz” başlıklı 154 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Bir hakka dayanmaksızın kamuya veya özel kişilere ait taşınmaz mal veya eklentilerini malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal eden veya sınırlarım değiştiren veya bozan veya hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yararlanmasına engel olan kimseye, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası verilir.” hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı;

Ayrıca, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 154 üncü maddesinin yürürlük tarihinden sonra, Hazineye ait taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlar üzerine inşa edilen yapı ve tesisleri yapanlar hakkında aynı madde hükmü gereğince işlem yapılmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu, ancak bu yapı ve tesisler 4706 sayılı Kanunun 5 nci maddesinin son bendi hükmü gereğince Hazineye kalmış sayılacağından, bu tür yapıların işgalcilerince yıkıp götürülerek işgale son verilmesi halinde buna izin verilip verilmeyeceği, yıkım yapılması/yaptırılması halinde kamu malına zarar vermek suçu işlenmiş sayılabileceğinden ve izin verilmesi halinde gerek izni verenlerin gerek yıkım yapanların bu suçu işemiş olacağı dikkate alınarak bu yönde işlem yapılmadığı ve bu konuda hangi kanun hükmünün uygulanacağı,

Hususlarında tereddüte düşüldüğü belirtilerek, belirtilen konular hakkında yapılacak işlemler sorulmuştur.

Daha sonra ilgi (e) yazınızla; anılan madde hükmü uyarınca, kıyı ve sahil şeritlerinde kalan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki ve Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlardaki işgaller için, ilgi (f) yazınızla; 6831 sayılı Orman Kanununun değişik 2 nci maddesinin (B) bendi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlardaki işgaller için anılan madde uyarınca suç duyurusunda bulunulup bulunulmayacağı, ilgi (ğ), (h) (1) ve (i) yazılarınızda; İliniz, Defterdarlığınca yapılan suç duyurulan üzerine Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca, ecrimisil ödenen taşınmazlar için verilen kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararlara ve ayrıca, anılan işgal suçu için farklı kanunlar ile idari veya cezai yaptırım öngörüldüğü gerekçesiyle verilen görevsizlik kararlama karşı süresi içinde itiraz edilip edilmeyeceği ile Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesinde geçen “malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal etmek” kavramından ne anlaşılması gerektiği, ilgi (k), (o), (m) yazılarınızda; daha önceki görüş talepleriniz yinelenerek, halen devam eden kamu davalarında Mahkemelerce yerilen ara kararlarla; suça konu olan taşınmazdan ecrimisil alınıp alınmadığının, alınıyor ise ne kadar süreden beri ecrimisil alındığının, alınmış ise buna ilişkin onaylı belgelerin gönderilmesi, daha önce alınmış ise neden benzer türde ihbarlar ile Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi verilmediği, bu uygulama değişikliğinin gerekçelerinin tespit edilerek bildirilmesinin istenildiği belirtilerek, tespit edilen işgalciler ve zilyetlik devir İhbarları hakkında suç duyurusunda bulunulup bulunulmayacağı konularında Bakanlığımız görüşleri sorulmuştur,

Anılan fıkra hükmünde 14.3.2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 25-2-2009 tarihli ve 5841 sayılı Kanunun birinci maddesiyle yapılan değişiklik sonrasında alman ilgi (n) yazınızda ise özetle; söz konusu suça yönelik İliniz Asliye Ceza Mahkemelerinde açılan kamu davalarının bir çoğunun devam ettiği, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığından alman ve bir örneği yazınız ekinde gönderilen yazıda; Hazineye ait ve/veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazların işgal edilmesi üzerine fuzuli şagiller hakkında İdareniz tarafından şikayetçi olunup olunmadığının sorulduğu belirtilerek, Antalya Asliye Ceza Mahkemeleri ve/veya Cumhuriyet Başsavcılığına verilecek cevaba esas olmak üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 826 vd. maddeleri gereğince lehine irtifak hakkı tesis edilen yatırımcılara ait otellerin yer aldığı taşınmazlar ile deniz arasında kalan sahil şeridi ve kıyıların, otellere ait havuz, aquapark, açık restaurantlar, şezlong alam, bahçe vb. olarak kullanılması durumu ile, özel kanunlarca (4706, 5084, 4070, 2981, 29247 4342/5334 gibi) verilmiş haklardan dolayı kullanıcılar ile diğer izinsiz kullanımlar için işgalciler hakkında suç duyurusunda bulunulup bulunulmayacağı ve/veya re’sen Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen tahkikata ilişkin İdarenizce şikayetçi olunup olunmayacağı veya hangi hallerde suçtan zarar görüldüğü hangi hallerde görülmediği yönünde hareket edileceği hususu tereddüt yarattığından, uygulama farklılıklarına yol açarak idari ve adli ihtilafların ortaya çıkmasına neden olunmaması açısından Bakanlığımız görüşleri doğrultusunda uygulamaya yön verilmesi önem arz ettiğinden, konu hakkında yapılacak işlem sorulmuş, ilgi (o) yazınızda ise; İliniz Defterdarlık Muhakemat Müdürlüğünden alınan 24.3.2009 tarihli ve 2258 sayılı yazıda; Antalya 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/491 esas numaralı dosyasından açılan kamu davasında yargılama devam ederken 5237 sayılı Kanunun 154 üncü maddesinin birinci fıkrasında 5841 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile bahse konu suçun şikayete bağlı hale getirildiği, Mahkemece şikayetin devam edip etmediği konusunda beyanda bulunmak üzere taraflara süre verildiği belirtilerek, sanıkla ilgili olarak İdarenin şikayetinin devam edip etmediği konusunda bilgi verilmesinin istenildiğinden, 5237 sayılı Kanunun 279 uncu maddesi ve değişik 154 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü göz önünde bulundurularak, söz konusu dava ile ilgili olarak adı geçen Müdürlüğe verilecek cevaba ve davası devam eden diğer kamu davaları ile ilgili olarak Mahkemelere verilecek cevaplara esas olmak üzere, sanıklar hakkında şikayette bulunulup bulunulmayacağı ve yeni yapılan/yapılacak olan tespitler sonucunda işgalci olduğu tespit edilenler hakkında Cumhuriyet Başsavcılıklarına şikayette bulunulup bulunulmayacağı sorulmuştur

İlgi (p) yazınızda; İliniz, Aksu İlçesi, Pınarlı Beldesi, Çamköy Köyü sınırlan içerisinde kalan mülkiyeti Hazineye ait 2289 parsel numaralı taşınmazı işgal eden şahıslar ile ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen ve 9.4.2009 tarihinde İdarenize tebliğ edilen Soruşturma No: 2009/3574,1 Karar No: 2009/10555 sayılı ilam ile; ”Müsnet suçta 5841 sayılı Kanunla yapılan değişiklik nedeniyle kamuya ait taşınmazlar madde kapsamından çıkartıldığından unsurları oluşmayan suç nedeniyle Kamu Adına Koşuşturmaya Yer Olmadığına” karar verildiği, karara karşı itiraz yolunun tercih edilmesi durumunda, itirazın kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Manavgat Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına yapılması gerekeceğinden, ilgi (o) yazınız ve kararın 9.4.2009 tarihinde tebliğ edildiği de göz önünde bulundurularak, karara karşı itirazda bulunulup bulunulmayacağı hususunda Bakanlığımız görüşüne ihtiyaç duyulduğu belirtilerek, anılan fıkra hükmünde yapılan değişiklik nedeniyle bu ve benzeri durumlar karşısında nasıl hareket edileceğinin bildirilmesi istenilmiş ve daha sonra alman ilgi (s) ve ilgi (ş) yazılarda da özetle; anılan Kanun maddesinde gerçekleştirilen: değişiklikten sonra, İliniz, Pınarlı Beldesi, Çamköy Köyü sınırları İçerisinde bulunan mülkiyeti Hazineye ait 229 ve 590 parsel numaralı taşınmazların işgalcileri hakkında 5237 sayılı Kanunun 154 üncü maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulup bulunulmayacağı sorulmuştur.

Son olarak alınan ilgi (t) yazınızda ise özetle; 5237 sayılı Kanunun 154 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca Hazine taşınmazlarının işgalcileri hakkında yapılan suç duyuruları üzerine Kemer Asliye Ceza Mahkemesinde görülen kamu davası sonucunda anılan Mahkemece sanıkların eylemlerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 5841 sayılı Kanun ile değişik 154 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen eyleme uymaması gerekçesi ile sanıkların “hakkı olmayan yere tecavüz” suçundan beraatine dair verilen ve birer örneği yazınız ekinde gönderilen 2.6.2009 tarihli ve Esas No: 2009/444, Karar No: 2009/540, 14.9.2009 tarihli ve Esas No: 2009/826, Karar No: 2009/7907 14.9.2009 tarihli ve Esas No: 2009/822, Karar No: 2009/788, 14.9.2009 tarihli ve Esas No: 2009/860, Karar No: 793, 14.9.2009 tarihli ve Esas No: 2009/920, Karar No: 7977 14.9.2009 tarihli ve Esas No: 854, Karar No: 2009/792 sayılı gerekçeli kararlan ile ilgili olarak İdarenizce yapılacak işleme esas teşkil etmek üzere Bakanlığımız görüşlerinin bildirilmesi İstenilmektedir.

Bakanlığımızca ilgi (a) yazınız üzerine, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmünün uygulanmasının ne şekilde yapılacağının belirlenmesi, gerekiyor ise, uygulamaya esas olacak gerekli mevzuat değişikliğinin görüşülmesi ve konunun diğer tüm yönleri ile tartışılması amacıyla Adalet Bakanlığı ile Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü temsilcilerinin de katılımıyla 10.5.2007 tarihinde bir toplantı düzenlenmiş olup: Bakanlığımızda yapılan toplantı sonucunda sorunun çözümüne yönelik olarak net bir görüşün ortaya konulamaması üzerine, dağıtımlı olarak Adalet Bakanlığına (Ceza İşleri Genel Müdürlüğü) ve Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğüne yazılan örneği ekli ilgi (h) yazılarımızla; anılan madde hükmünün ne şekilde uygulanması gerektiği hususundaki hukuki mütalâaları sorulmuş ve ilgi (c) yazımızla; ilgi (b) yazılarımıza cevaben Adalet Bakanlığı ile Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün görüşleri alındığında Bakanlığımız görüşlerinin ayrıca bildirileceği bildirilmiştir.

İlgi (b) yazılarımıza cevaben Adalet Bakanlığından (Ceza İşleri Genel Müdürlüğü) alınan örneği ekli ilgi (ğ) yazıda ve Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünden alınan örneği ekli ilgi (d) yazıda belirtilen görüşler çerçevesinde Bakanlığımızca yapılan değerIendirmeler de belirtilmek suretiyle, aynı sorun hakkında yapılacak işlemler hususunda Bakanlığımız görüşleri sorulan İzmir Valiliğine (Defterdarlık) yazılan ve bir örneği ekte gönderilen İlgi (g) yazımızla; anılan madde hükümlerinin hangi durumlarda ne şekilde uygulanacağı bildirilmiş olup, daha sonra İliniz Defterdarlığı ile yapılan şifahi telefon görüşmesinde; İzmir Valiliğine (Defterdarlık) yazılan ilgi (g) yazımızın bir örneği faks ile gönderilmek suretiyle, konu hakkında Valiliğinizce (Defterdarlık) de ilgi (g) yazımız doğrultusunda İşlem yapılması gerektiği bildirilmiştir,

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmünün 14.3.2009 tarihli ve 27169 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 25.2.2009 tarihli 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun çerçeve birinci maddesiyle; “Bir hakka dayanmaksızın başkasına ait taşınmaz mal veya eklentilerini malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal eden veya sınırlarını değiştiren veya bozan veya hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yararlanmasına engel olan kimseye, suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir.” şeklinde değiştirilerek, fıkrada yer alan “kamuya veya özel kişilere” ifadesinin “başkasına” şeklinde değiştirilmesi ve bu fıkrada düzenlenen cezanın uygulanmasının “suçtan zarar görenin şikayeti” şartına bağlanması sonrasında, anılan fıkrada yapılan değişikliğin gerekçesi, 5841 sayılı Kanunun gerekçesinde belirtilmiş olmakla birlikte, gerekçede; bu hükmün, Hazinenin özel mülkiyetindeki (tapuda Hazine adına kayıtlı) taşınmazlara uygulanıp uygulanmayacağı veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden (tescil harici yerler, kıyılar, vd.) hangileri hakkında uygulanıp hangileri hakkında uygulanmayacağı açıkça belirtilmediğinden ve ayrıca, fıkrada yapılan bu değişiklikten önce, Cumhuriyet Başsavcılıklarınca bu fıkra hükmü gereğince gerekli soruşturma ve kovuşturmanın yapılamadığı ve bu hükmün uygulanması amacıyla gerekli bilgi ve belgelerin Başsavcılıklarına gönderilmediği gerekçesiyle Bakanlığımız yerel birimlerinin yöneticileri olan Defterdar, Milli Emlak Müdürü, Müdür Yardımcısı vd. kamu görevlileri olan İdareciler hakkında Türk Ceza Kanununun 279 uncu maddesi hükmi gerekçe gösterilerek ön inceleme yapılmasının veya bunlar hakkında soruşturma yapılmasının istenildiği dikkate alınarak; hatalı bir uygulamaya neden olunmaması ve uygulama birliğinin sağlanması, gerek Cumhuriyet Başsavcılıklarının ve gerekse Mahkemelerin iş yükünün gereksiz yere armasına ve gereksiz suç duyurularına neden olunmaması İle Bakanlığımız yerel birimleri İdarecilerinin anılan Kanunun 279 uncu maddesi uyarınca yapılan ön inceleme ve soruşturmalara muhatap olmamasını teminen, Bakanlığımızca, anılan fıkra hükmünün uygulanmasına ve Bakanlığımız yerel birimlerine verilecek talimata esas olmak üzere konu hakkında Adalet Bakanlığının görüşlerinin alınmasına gerek görülmüş ve Valiliğinizce (Defterdarlık) konu hakkında Bakanlığımız görüşleri sorulan tüm yazılarınız ve eldelinin birer örneği ile diğer yazışmalarımızın birer örneği de gönderilmek suretiyle dağıtımlı olarak Adalet Bakanlığına (Ceza İşleri Genel Müdürlüğü) (Kanunlar Genel Müdürlüğü) yazılan ve bir örneği ekte gönderilen ilgi (ö) yazılarımızla;

Anılan fıkrada yapılan değişikler de dikkate alınarak, konunun Bakanlıklarınca yeniden tetkikiyle; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesinin 5841 sayılı Kanunun birinci maddesiyle değiştirilen birinci fıkrası hükmünün;

-Hazinenin özel mülkiyetindeki (tapuda Hazine adına kayıtlı) taşınmazlara uygulanıp uygulanmayacağı,

-Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden (tescil harici yerler, kıyılar, vd.) hangileri hakkında uygulanıp hangileri hakkında uygulanmayacağı,

-Kamu mallarında uygulanıp uygulanmayacağı ve uygulanıp uygulanmaması gereken taşınmaz ayrımının hangi kriterlere göre yapılacağı,

-İşgalcilerin özel kanunlarla korunduğu ve hak tanındığı durumlarda uygulanıp uygulanmayacağı,

-İşgale uğrayan Hazine taşınmazlarından yerel birimlerimizce ecrimisil takibatı yapılanlar hakkında uygulanıp uygulanmayacağı,

Hususlarında ve fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer tüm konularda yapılacak uygulamaya esas olacak Bakanlıkları görüşlerinin bildirilmesi istenilmiş olup, bu yazımıza cevaben Adalet Bakanlığından (Ceza İşleri Genel Müdürlüğü) alınan ilgi (r) yazının bir örneği ekte gönderilmektedir. 

Bakanlığımızca, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmünün 14.3.2009 tarihli ve 27169 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 25.2.2009 tarihli 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun birinci maddesiyle değiştirtilmesi sonrasında Hazinenin özel mülkiyetindeki ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazların işgalcileri hakkında, anılan fıkra hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı ve ne şekilde işlem yapılacağı hususundaki değerIendirmelerimiz ve Valiliğinizce (Defterdarlık), bundan sonra Hazine taşınmazlarına yapılan işgaller hakkında yapılacak işlem ve izlenecek yola ilişkin görüşlerimiz aşağıda belirtilmektedir.

Konu hakkında görüşleri sorulan Adalet Bakanlığından (Ceza İşleri Genel Müdürlüğü) alınan ilgi (r) yanda da belirtildiği üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesinin birinci fıkrasında 14.3.2009 tarihli ve 27169 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 25.2.2009 tarihli 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun birinci maddesiyle gerçekleştirilen değişikliğin gerekçesinde;

“Hakkı olamayan yere tecavüzün 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesinde suç olarak düzenlendiği,

Ancak, 154 üncü maddede yapılan düzenleme ile özel mülkiyete konu olmayan ve kamu tarafından her zaman korunması mümkün ve gerekli olan taşınmazların da kapsama alındığı, oysaki kamuya ait olan veya kamunun hüküm ve tasarrufu altında bulunan malların korunmasının, idare tarafından, kamu gücünün kullanımı İle her zaman mümkün bulunduğu, öte yandan, kamuya ait taşınmazların ceza hukuku kapsamında korunmasına yönelik hükümlerin, ilgili kanunlarında yer aldığı, şöyle ki; ormanlar bakımından 6831 sayılı Orman Kanununda, kıyılar bakımından 3621 sayılı Kıyı Kanununda, köylünün ortak yararlanmasına ayrılmış, mera, harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz mallar bakımından Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesinin ilâ ve üçüncü fıkralarında özel düzenlemelerin yer aldığı, bu düzenlemeler karşısında kamuya ait taşınmazlar bakımından genel bir ceza hükmünün getirilmiş olmasının, uygulamada tereddüt ve farklılıklara sebep olduğu gibi yukarıda değinilen İdarenin sahip olduğu, aldığı karar ve tedbirleri kolluk gücüyle doğrudan uygulama imkanı karşısında gereksiz bulunduğu,

Buna karşılık, özel mülkiyete veya özel mülkiyet hakkından kaynaklanan haklara yönelik bir saldın durumunda “hakkı olmayan yerlere tecavüz” suçu olarak cezalandırılması suretiyle, taşınmazların korunmasının da zorunlu bulunduğu, bu zorunluluktan hareketle yapılan değişiklikle, bir hakka dayanmaksızın başkasına ait taşınmaz malın veya eklentilerinin kısmen veya tamamen işgal edilmesi, taşınmazın sınırlarının değiştirilmesi veya bozulması yahut herhangi bir suretle hak sahibinin malından kısmen veya tamamen yararlanmasına engel olunması fiillerinin şikayet üzerine cezalandırılan bir suç olarak düzenlendiği” belirtildiğinden, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmünün Hazine taşınmazlarına (Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazların) uygulanması imkânı ortadan kalkmış olup, bundan böyle Valiliğinizce (Defterdarlık);

1) Hazine taşınmazlarına yapılan işgaller hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmünün uygulanması talebiyle Cumhuriyet Başsavcılıklarına herhangi bir suç duyurusunda bulunulmaması ve Cumhuriyet Başsavcılıklarınca, gerçekleşen işgaller üzerine anılan fıkra hükmünün uygulanması hakkında yapılacak değerlendirme amacıyla bilgi ve belge istenilmesi durumunda, anılan fıkrada gerçekleştirilen değişikliğin gerekçesi de belirtilmek suretiyle Hazine taşınmazlarının fıkra hükmü kapsamından çıkartıldığının bildirilmesi,

2) Anılan fıkra hükmü uyarınca daha önce yapılan suç duyurulan üzerine Cumhuriyet Başsavcılıklarınca verilen “görevsizlik” kararlarına veya “kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” dair kararlara karşı itiraz yoluna başvurulmaması, Mahkemelerde görülen davalar sonucunda Hazine aleyhine verilen veya verilecek kararlara karşı temyiz isteminde bulunulmaması,

3) Hazinenin özel mülkiyetindeki ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlara yapılan işgaller hakkında; taşınmazın tâbi olduğu mülkiyet rejimi ile vasfı da göz önünde bulundurularak ilgili kanunlarda (775, 3194, 3621, 3091 sayılı Kanunlar ve 2886 sayılı Kanunun 75 inci maddesi) yer alan idari ve cezai yaptırımların uygulanmasını teminen gerekli işlemlerin yapılmağı, (ilgili kurumlardan işlem yapılmasının ve tabliyelerinin talep edilmesi),

Hususlarında bilgilerini ve gereğini rica ederim.      

H. Abdullah KAYA Bakan a. Genel Müdür

EK: İlgi (b), (ç), (d), (g), (ö), (r) yazıların örnekleri

İlk yorum yapan olun

Bir Cevap Yazın