2021-083056 sayılı Milli Emlak Genel Yazısı (Kayyımlık bürosu)

T.C. ÇEVRE VE SEHIRCILIK BAKANLIGI MILLI EMLAK GENEL MÜDÜRLÜGÜ

Sayı: E-51019184-045.02[3302.8318]-83056 * 14.01.2021

Konu: Kayyımlık bürosu hk.  (YAZININ PDF HALİ: 2021-083056)

DAĞITIM YERLERİNE

İlgi: a) Eskişehir Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne yazılan 06.10.2020 tarihli ve 188821 sayılı yazımız.

b) Eskişehir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 23.10.2020 tarihli ve 20011 sayılı yazısı.

c) Balıkesir Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne yazılan 20.11.2020 tarihli ve 247007 sayılı yazımız.

ç) Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 25.12.2020 tarihli ve 276433 sayılı yazısı.

Eskişehir Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünden alınan ilgi (b) yazıda; kayyımlık işlemlerinin İdareleri ve Defterdarlık arasında düzenlenen 08.01.2020 tarihli usul ve esaslara göre yürütülmekte iken Defterdarlığın başvurusu üzerine Hazine ve Maliye Bakanlığının (BAHUM) 17.07.2020 tarihli ve 397109 sayılı görüş yazısında; kayyımlık bürosunun teşkilinde zorluklar yaşanması durumunda mezkur Yönetmeliğin 6. maddesi birinci fıkrasında yer alan “Kayyım olarak atanan mahallin en büyük mal memuru; bu görev ve yetkilerinin bir bölümünü, sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek kaydıyla, hükmüne göre kayyımın yetkilerinin bir kısmının astlarına astlarına devredebilir.” devretmesinin mümkün olduğundan bu kapsamda kayyımlık bürosu gibi işlev gören bir büronun Defterdarlık bünyesinde çalışan personellerden oluşturulabileceği düşünüldüğünün ifade edildiği, Eskişehir Sulh Hukuk Mahkemesinin bazı kararlarına göre İl Müdürünün, bazı kararlarına göre ise Defterdarın kayyım tayin edilmesi ve istinaf yoluna başvurulması halinde ise istinaf sonucu Defterdar’ın kayyım tayin edilmesi, öte yandan İl Müdürünün kayyım tayin edildiği kararlara karşı ise, Defterdarlık tarafından yapılan başvurular sonucu sulh hukuk mahkemesinin ek kararlarıyla Defterdarın kayyım tayin edildiği belirtilerek, yukarıda sözü edilen görüş yazısı ve Defterdarlığın talebi doğrultusunda Defterdarlık bünyesinde oluşturulan büro tarafından yürütüleceği belirtilen kayyımlık işlemlerinin İdarelerince 16.10.2020 tarihi itibariyle Defterdarlığa devredildiği bildirilmiştir.

Konu hakkında Eskişehir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne yazılan ilgi (a) yazımızda ise; Mal Memurlarının Kayyımlığı Hakkında Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde; “Kayyımlık bürosu: Kayyım tarafından; kayyımlık işlemlerini yürütmek üzere millî emlâk dairesi başkanlığı, millî emlâk müdürlüğü veya malmüdürlüğü millî emlâk servisinde görevli memurlardan oluşturulan büroyu, … ifade eder.” şeklinde düzenlemeye yer verilerek kayyımlık bürosunun kimlerden oluşabileceğinin belirtildiğinden bahsedilerek, yukarıda belirtilen ve yürürlükte bulunan Yönetmelik hükmü uyarınca kayyımlık bürosunun oluşturulması gerektiği bildirilmiştir.

Konuyla ilgili olarak Bakanlığımız Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne yazılan 03.11.2020 tarihli ve 230701 sayılı yazımızla; kayyımlık bürosunun Yönetmeliği 4. maddesinde belirtildiği şekilde oluşturulmasının gerektiği, kayyımlık işlemlerinin Hazine ve Maliye Bakanlığının (BAHUM) 17.07.2020 tarihli ve 397109 sayılı görüş yazısında belirtildiği gibi kayyımlık bürosu gibi işlev gören bir büronun Defterdarlık bünyesinde çalışan personellerden oluşturulmasının mümkün olmadığı, oluşturulan bu büronun kayyımlıkla ilgili işlemler tesis edemeyeceği aksi halde Yönetmeliğin amir hükümlerine aykırı hareket edilmiş olacağı ve Defterdarın kayyımlıkla ilgili yetkilerinin bir kısmını oluşturulan yeni büroya devretmesinin mümkün olmadığı ve oluşturulan yeni büro tarafından yapılan işlemlerin hukuken geçersiz olacağı Genel Müdürlüğümüzce değerlendirilmekle birlikte konunun hukuki mütalaayı gerektirmesi nedeniyle ilgi (b) yazı ve eklerinde yer alan (Eskişehir Defterdarlığı Kayyımlık Bürosunun ve BAHUM’un hususlar da dikkate alınarak, Defterdarlıkta kayyımlık bürosu gibi işlev yazısı vd.) gören bir büronun Defterdarlık bünyesinde çalışan personellerden oluşturulmasının mümkün olup olmadığı, bu büronun kayyımlıkla ilgili işlem ve faaliyetlerde bulunup bulunamayacağı, bulunulması halinde yapılan işlemlerin hukuken geçerli olup olmadığı hususlarıyla konuya ilişkin Genel Müdürlükleri görüşlerinin bildirilmesi istenilmiştir.

Bu yazımıza Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünden cevaben alınan 25.12.2020 tarihli ve 276433 sayılı yazıda da;

3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun’un 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere; mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” hükmüne yer verildiği, Kanun’un 2. maddesinin son fıkrasında da, “Mal memurlarının kayyımlıkla ilgili görev ve yetkileri, ödenecek ücretler, kayyımlık mallarının yönetimi ile diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmünün öngörüldüğü, Mal Memurlarının Kayyımlığı Hakkında Yönetmelik’in 1. maddesinde yer alan, “Bu Yönetmeliğin amacı; 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun hükümlerine göre vesayet makamınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca kayyım olarak tayin edilen mahallin en büyük mal memurunun görev ve yetkilerine, kayyımlık yetkisinin devrine, kayyımlık mallarının yönetimine, yönetimden elde edilecek gelirler ile yapılacak giderlere, görevlilere ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.” şeklindeki düzenlemeyle

Yönetmeliğin amacının belirlendiği,

Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasında; “ç) Kayyım: Mahallin en büyük mal memurunu,

d) Kayyımlık bürosu: Kayyım tarafından; kayyımlık işlemlerini yürütmek üzere millî emlâk dairesi başkanlığı, millî emlâk müdürlüğü veya malmüdürlüğü millî emlâk servisinde görevli memurlardan oluşturulan büroyu,

f) Mahallin en büyük mal memuru: İllerin merkez ilçeleri ile büyükşehir belediyesi olan illerin büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ilçe merkezlerinde (malmüdürlüğü bünyesinde milli emlak servisi bulunan ilçeler hariç) defterdarı; diğer ilçelerde malmüdürünü,” ifade eder şeklinde

tanımların yapılmış bulunduğu, aynı Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasında Kayyımın görev ve yetkileri düzenlenmiş olup bu fıkranın (ç) bendinde, “İhtiyaç halinde kayyımlık bürosunu oluşturmak.”

da bu görevlerin arasında sayıldığı,

Söz konusu Yönetmeliğin “Yetki devri” başlıklı 6. maddesinde; (1) Kayyım olarak atanan mahallin en büyük mal memuru; bu görev ve yetkilerinin bir bölümünü, sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek kaydıyla, astlarına devredebilir. (2) Yetki devri, yetkisini devreden kayyımın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.” hükmüne yer verildiği, yukarıda yer verilen hükümler birlikte değerlendirildiğinde; 3561 sayılı Kanun’un amacının, Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere, mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu; bu Kanun’a dayanılarak hazırlanan ve halen yürürlükte bulunan Mal Memurlarının Kayyımlığı Hakkında Yönetmelik’in 1. maddesinde de amacın, vesayet makamınca kayyım olarak tayin edilen mahallin en büyük mal memurunun görev ve yetkilerine, kayyımlık yetkisinin devrine, kayyımlık mallarının yönetimine ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu,

Mezkur Yönetmeliğin yukarıda sözü edilen maddelerinde kayyım, kayyımlık bürosu ve mahallin en büyük mal memurunun tanımları yapıldıktan sonra, kayyımın görevleri arasında “ihtiyaç halinde kayyımlık bürosunu oluşturmak” görevi belirtilmek suretiyle, kayyımlık görevinin mahallin en büyük mal memuru tarafından yürütülmenin asıl olduğu, ihtiyaç halinde kayyımlık bürosunun oluşturulabileceğinin anlaşıldığı,

Yönetmeliğin 4. maddesinin (d) bendinde de Kayyımlık bürosu; kayyım tarafından, kayyımlık işlemlerini yürütmek üzere millî emlâk dairesi başkanlığı, millî emlâk müdürlüğü veya malmüdürlüğü millî emlâk servisinde görevli memurlardan oluşturulan büro olarak tanımlanmış bulunmakta olduğu,

Söz konusu Yönetmeliğin 6. maddesinde kayyım olarak atanan mahallin en büyük mal memurunun bu görev ve yetkilerinin bir bölümünü, sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek kaydıyla astlarına devredebileceği düzenlenmiş ise de, bu yetki devrinin bizzat kayyımın görev ve yetkilerine münhasır olduğu, dolayısıyla kayyımın yetki devri yapmış olmasının, hukuken tanımı yapılmış olan kayyımlık bürosunu ortadan kaldırmayacağının değerlendirildiği,

Diğer taraftan, 3561 sayılı Kanun’un amacı, yukarıda söz edildiği üzere Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak olup, bu menfaati koruma görevinin Milli Emlak Genel Müdürlüğü ve milli emlak personeli tarafından yerine getirilmesinin olağan bir durum olduğu,

Ancak, 1 Nolu Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Kararname’nin 99 uncu maddesiyle Genel Müdürlüğümüzün Bakanlığımız hizmet birimi haline getirildiği ve 4 no.lu Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Kararname’nin “Atıflar” başlıklı 798. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, Genel Müdürlüğümüzün görevleriyle ilgili olarak Maliye Bakanlığına veya birimlerine yapılmış olan atıfların Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veya birimlerine, Maliye Bakanına veya Maliye Bakanlığı görevlilerine yapılmış olan atıfların Çevre ve Şehircilik Bakanına veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevlilerine yapılmış sayılacağı belirtilmiş ise de; 3561 sayılı Kanun’un 1 inci ve 2 nci maddesi hükümlerinin halen yürürlükte bulunduğu ve bu maddelerde değişiklik yapılmadığı gibi, Mal Memurlarının Kayyımlığı Hakkında Yönetmelik’in (f) bendinde de her hangi bir değişiklik yapılmadığı, sonuç olarak; Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere atanan kayyım tarafından ihtiyaç halinde oluşturulacak kayyımlık bürosunun, milli emlak personelinden teşkili özünde doğru bir uygulama olup, uygulamaya bu yönde devam edilmesinde hukuken bir sakınca bulunmamakla birlikte, 4 no.lu

Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Kararname’deki düzenleme ile idari yapıda değişiklik yapıldığı, ancak kayyım tayinine ilişkin yürürlükte bulunan gerek 3561 sayılı Kanun gerekse Yönetmelik hükümlerinin ortadan kaldırılmadığı dikkate alınarak, bu konuda gerekli mevzuat değişikliği çalışmalarının ivedilikle hayata geçirilmesinin uygun olacağının değerlendirildiği,

Bildirilmiştir.

Diğer taraftan, Balıkesir Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne yazılan ilgi (c) yazımızda da; kayyımlık bürosunun oluşturulmasıyla ilgili olarak Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünden alınacak hukuki görüşün ardından ayrıca bilgi verileceği bildirilmiştir.

Buna göre, kayyımlık bürosuyla ilgili olarak Bakanlığımız Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünden alınan ilgi (ç) yazı ilişikte gönderilmektedir.

Bilgilerini ve gereğini rica ederim.

Ahmet AKCAN

Bakan a. Genel Müdür Yardımcısı

Ek: İlgi (ç) yazı örneği.

Dağıtım: Taşra Teşkilatına

T.C. ÇEVRE VE SEHIRCILIK BAKANLIGI Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Sayı: E-23663589-045.02[G-01381]-276433 25.12.2020

Konu: Kayyımlık Bürosu Hk.

MİLLİ EMLAK GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE

İlgi: Genel Müdür Yardımcılığı (Ahmet Akcan) (Mülkiyet Dairesi Başkanlığı)’nın 03.11.2020 tarihli ve E-51019184-400[3302.8318]-230701 sayılı yazısı.

İlgi yazıda özetle;

-Eskişehir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 23.10.2020 tarihli ve 20011 sayılı yazısında, kayyımlık işlemlerinin Müdürlükleri ile Defterdarlık arasında düzenlenen 08.01.2020 tarihli usul ve esaslara göre yürütülmekte iken, Defterdarlığın başvurusu üzerine Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın (BAHUM) 17.07.2020 tarihli ve 397109 sayılı görüş yazısında; Mal Memurlarının Kayyımlığı Hakkında Yönetmelik’in 6 ncı maddesinin “Kayyım olarak atanan mahallin en büyük mal memuru; bu görev ve yetkilerinin bir bölümünü, sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek kaydıyla, astlarına devredebilir.” hükmüne istinaden kayyımlık bürosu gibi işlev gören bir büronun Defterdarlık bünyesinde çalışan personellerden oluşturulabileceğinin düşünüldüğünün, Eskişehir Sulh Hukuk Mahkemesinin bazı kararlarında İl Müdürünün, bazı kararlarında Defterdarın kayyım tayin edilmesi ve bu kararlara karşı istinafa başvurulması üzerine istinaf mahkemesince Defterdarın kayyım tayin edildiğinin belirtildiği ifade edilerek, Defterdarlığın talebi doğrultusunda kayyımlık işlemlerinin 16.10.2020 tarihi itibariyle Defterdarlığa devredildiğinin bildirildiği,

-Konu hakkında Genel Müdürlüklerince İl Müdürlüğü’ne yazılan 06.10.2020 tarihli ve E.188821 sayılı yazıda ise; mezkur Yönetmeliğin başlıklı 4 üncü maddesinin birinci “Tanımlar” fıkrasının (d) bendindeki, “Kayyımlık bürosu: Kayyım tarafından; kayyımlık işlemlerini yürütmek üzere millî emlâk dairesi başkanlığı, millî emlâk müdürlüğü veya malmüdürlüğü millî emlâk servisinde görevli memurlardan oluşturulan büroyu, … ifade eder.” şeklinde belirtilen ve yürürlükte bulunan Yönetmelik hükmü uyarınca kayyımlık bürosunun oluşturulması gerektiğinin bildirildiği,

-Buna göre, kayyımlık bürosunun Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde belirtildiği şekilde oluşturulmasının gerektiği, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın (BAHUM) 17.07.2020 tarihli ve 397109 sayılı görüş yazısında belirtildiği şekilde kayyımlık bürosu gibi işlev gören bir büronun Defterdarlık bünyesinde çalışan personellerden oluşturulmasının mümkün olmadığı, oluşturulan bu büronun kayyımlıkla ilgili işlemler tesis edemeyeceği, aksi halde Yönetmeliğin amir hükümlerine aykırı hareket edilmiş olacağı ve oluşturulan yeni büro tarafından yapılan işlemlerin hukuken geçersiz olacağı değerlendirilmekle birlikte konunun hukuki mütalaayı gerektirmesi nedeniyle Eskişehir İl Müdürlüğü’nün yazısı ve ekinde yer alan hususlar da dikkate alınarak, Defterdarlıkta kayyımlık bürosu gibi işlev gören bir büronun Defterdarlık bünyesinde çalışan personellerden oluşturulmasının mümkün olup olmadığı, bu büronun kayyımlıkla ilgili işlem ve faaliyetlerde bulunup bulunamayacağı, bulunması halinde yapılan işlemlerin hukuken geçerli olup olmadığı hususlarında Genel Müdürlüğümüz görüşlerinin bildirilmesi istenilmiştir.

İlgi yazı ve ekinde yer alan bilgi ve belgeler incelenmek suretiyle görüşümüz aşağıda belirtilmiştir. Şöyle ki:

Bilindiği üzere, 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun’un 1 inci maddesinde, “Bu Kanunun amacı, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere; mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” hükmüne yer verilmiş, Kanun’un 2 nci maddesinin son fıkrasında da, “Mal memurlarının kayyımlıkla ilgili görev ve yetkileri, ödenecek ücretler, kayyımlık mallarının yönetimi ile diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmü öngörülmüştür.

Diğer taraftan, 16.05.2009 tarihli ve 27230 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mal Memurlarının Kayyımlığı Hakkında Yönetmelik’in 1 inci maddesinde yer alan, “Bu Yönetmeliğin amacı; 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun hükümlerine göre vesayet makamınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca kayyım olarak tayin edilen mahallin en büyük mal memurunun görev ve yetkilerine, kayyımlık yetkisinin devrine, kayyımlık mallarının yönetimine, yönetimden elde edilecek gelirler ile yapılacak giderlere, görevlilere ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.” şeklindeki düzenlemeyle Yönetmeliğin amacı belirlenmiştir.

Anılan Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında;

“ç) Kayyım: Mahallin en büyük mal memurunu,

d) Kayyımlık bürosu: Kayyım tarafından; kayyımlık işlemlerini yürütmek üzere millî emlâk dairesi başkanlığı, millî emlâk müdürlüğü veya malmüdürlüğü millî emlâk servisinde görevli memurlardan oluşturulan büroyu,

f) Mahallin en büyük mal memuru: İllerin merkez ilçeleri ile büyükşehir belediyesi olan illerin büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ilçe merkezlerinde (malmüdürlüğü bünyesinde milli emlak servisi bulunan ilçeler hariç) defterdarı; diğer ilçelerde malmüdürünü,”

ifade eder şeklinde tanımlar yapılmış bulunmaktadır.

Aynı Yönetmeliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrasında Kayyımın görev ve yetkileri düzenlenmiş olup bu fıkranın (ç) bendinde, “İhtiyaç halinde kayyımlık bürosunu oluşturmak.” da bu görevler arasında sayılmıştır.

Söz konusu Yönetmeliğin “Yetki devri” başlıklı 6 ncı maddesinde;

(1) Kayyım olarak atanan mahallin en büyük mal memuru; bu görev ve yetkilerinin bir bölümünü, sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek kaydıyla, astlarına devredebilir.

(2) Yetki devri, yetkisini devreden kayyımın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.”

hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hükümler birlikte değerlendirildiğinde; 3561 sayılı Kanun’un amacının, Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere, mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu; bu Kanun’a dayanılarak hazırlanan ve halen yürürlükte bulunan Mal Memurlarının dayanılarak hazırlanan ve halen yürürlükte bulunan Kayyımlığı Hakkında Yönetmelik’in 1 inci maddesinde de amacın, vesayet makamınca kayyım olarak tayin edilen mahallin en büyük mal memurunun görev ve yetkilerine, kayyımlık yetkisinin devrine, kayyımlık mallarının yönetimine ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu görülmektedir.

Mezkur Yönetmeliğin yukarıda sözü edilen maddelerinde kayyım, kayyımlık bürosu ve mahallin en büyük mal memurunun tanımları yapıldıktan sonra, kayyımın görevleri arasında “ihtiyaç halinde kayyımlık bürosunu oluşturmak” görevi belirtilmek suretiyle, kayyımlık görevinin mahallin en büyük mal memuru tarafından yürütülmenin asıl olduğu, ihtiyaç halinde kayyımlık bürosunun oluşturulabileceği anlaşılmaktadır.

Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin (d) bendinde de Kayyımlık bürosu; kayyım tarafından, kayyımlık işlemlerini yürütmek üzere millî emlâk dairesi başkanlığı, millî emlâk müdürlüğü veya malmüdürlüğü millî emlâk servisinde görevli memurlardan oluşturulan büro olarak tanımlanmış bulunmaktadır.

Söz konusu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinde kayyım olarak atanan mahallin en büyük mal memurunun bu görev ve yetkilerinin bir bölümünü, sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek kaydıyla astlarına devredebileceği düzenlenmiş ise de, bu yetki devrinin bizzat kayyımın görev ve yetkilerine münhasır olduğu, dolayısıyla kayyımın yetki devri yapmış olmasının, hukuken tanımı yapılmış olan kayyımlık bürosunu ortadan kaldırmayacağı değerlendirilmektedir.

Diğer taraftan, 3561 sayılı Kanun’un amacı, yukarıda söz edildiği üzere Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak olup, bu menfaati koruma görevinin Milli Emlak Genel Müdürlüğü ve milli emlak personeli tarafından yerine getirilmesi olağan bir durumdur.

Ancak, şunu da belirtmek gerekir ki, 10.07.2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1 Nolu Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Kararname’nin 99 uncu maddesiyle Milli Emlak Genel Müdürlüğü Bakanlığımız hizmet birimi haline getirilmiş ve 15.07.2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4 Nolu Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Kararname’nin “Atıflar” başlıklı 798 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, Milli Emlak Genel Müdürlüğünün görevleriyle ilgili olarak Maliye Bakanlığına veya birimlerine yapılmış olan atıfların Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veya birimlerine, Maliye Bakanına veya Maliye Bakanlığı görevlilerine yapılmış olan atıfların Çevre ve Şehircilik Bakanına veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevlilerine yapılmış sayılacağı belirtilmiş ise de; 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun’un 1 inci ve 2 nci maddesi hükümlerinin halen yürürlükte bulunduğu ve bu maddelerde değişiklik yapılmadığı gibi, 16.05.2009 tarihli ve 27230 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mal Memurlarının Kayyımlığı Hakkında Yönetmelik’in (f) bendinde de her hangi bir değişiklik yapılmadığı malumunuzdur.

Sonuç olarak; Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere atanan kayyım tarafından ihtiyaç halinde oluşturulacak kayyımlık bürosunun, milli emlak personelinden teşkili özünde doğru bir uygulama olup, uygulamaya bu yönde devam edilmesinde hukuken bir sakınca bulunmamakla birlikte, 4 Nolu Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Kararname’deki düzenleme ile idari yapıda değişiklik yapıldığı, ancak kayyım tayinine ilişkin yürürlükte bulunan gerek 3561 sayılı Kanun gerekse Yönetmelik hükümlerinin ortadan kaldırılmadığı dikkate alınarak, bu konuda gerekli mevzuat değişikliği çalışmalarının ivedilikle hayata geçirilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.

10/07/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin atıfta bulunduğu 26/09/2011 tarihli ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca hazırlanan Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü görüşü olarak bilgilerinizi arz ederim.

Ahmet KÜÇÜKLER Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü

Yazının ekinin PDF hali için tıklayınız: 2021-083056- eki

İlk yorum yapan olun

Bir Cevap Yazın