117 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği (Hazine davalarında izlenecek yol, idari tahkikat tutanağı)

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Millî Emlâk Genel Müdürlüğü

SAYI  :  Mile 2/1 Şb. Md. 3361-20160-21619

KONU : Hazine ile ilgili davalar

SIRA NO: 117

…………………………………… Valiliğine

Hazine adına tapulu ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaz malları tesbit etmek ve Hazine ile ilgili davaların lehe sonuçlanmasının sağlanabilmesi için millî emlâk teşkilatınca muhakemat müdürlüklerine ve Hazine avukatlarına yeterli bilgi ve belgelerin iletilmesini sağlamak konularında inceleme yapan Bakanlığımız millî emlâk kontrolörleri tarafından düzenlenen açıklama ilişikte gönderilmiştir.

Açıklamanın birinci kısmında, ecrimsil davalarında izlenecek yol, ikinci kısmında ise, mülkiyet davalarında izlenecek yol açık ve detaylı bir şekilde belirtilmiş bulunmaktadır.

Hazine ile ilgili söz konusu davalarda belirtilen şekilde hareket edilmesini ve yeteri kadar gönderilen ilişik açıklama örneklerinin iliniz ilçelerine de iletilmesini rica ederim.

BAKAN ADINA

Oktay  ŞATIROĞLU

Millî Emlâk Genel Müdürü

EK :  …………. açıklama örneği

HAZİNE İLE İLGİLİ DAVALARDA İZLENECEK YOL

(Açıklama)

1- Ecrimisil Davalarında İzlenecek Yol:

Ecrimisil davalarının başlangıcını tesbit çalışmaları teşkil edecektir. Bu nedenle mahallen gezilip görülen yerlerden işgale uğraşmış olanlar için aşağıdaki örneğe uygun bir tesbit tutanağı düzenlenecektir. Tutanağın kesinlikle mahallinde düzenlenmesi ve bütün soruların cevaplandırılmış olması şarttır.

TESBİT TUTANAGI

1- Dosya No

2- İli

3- İlçesi

4- Mahalle/Köyü

5- Sokağı/Mevkii

6- Cinsi – Sınıfı

7- Yüzölçümü (m2)

8- Pafta No/Cilt No

9- Ada No/Sayfa No

10 – Parsel No/Sıra No

11- Hudutları

12- Varsa aylık eski kira veya ecrimisil miktarı

13- Yola uzaklığı

14- Deniz varsa uzaklığı

15- Ormanla ilgisi olup olmadığı

16- Tarihî ve turistik mevkide olup olmadığı

17- Fuzulen işgal edilip edilmediği, edilmiş ise kimler tarafından

18- Neye dayanılarak, ne süretle (gecekondu, bahçe, v.s.) ne kadar yerin işgal edildiği

19- Herhangi bir kimse tarafından kiraya verilmiş ise, kiraya verenin neye dayanarak kiraya verdiği, açık adresi-kira miktarı varsa kira sözleşmesi-ödenen kiraları gösteren belge

20- Hududundaki yerlerin kullanma şekli ve getirdiği kira miktarı

21- Şehir içi ise; elektrik, su ve kanalizasyon; tarım arazisi ise; sulamaya yarayacak kaynaklar olup olmadığı

22- Günün rayicine göre getirebileceği kira veya ecrimisil

23- Taşınmazın işgal edilen kısmının günün rayicine göre kıymeti

Yukarıda kayıtlı Hazineye ait taşınmaz malın bulunduğu yere gelindiğinde  …../…./…… tarih ile  ……/……/…….. tarihleri arasında ……………………………………… tarafından ……………… ………………….  şeklinde kullanıldığı tesbit olundu.

(İsim-İmza)            (İsim-İmza)                 (İsim-Adres)                 (İsim-Adres)               (İsim-Adres)

Millî                          Muhtar               Bilirkişi                          Bilirkişi                        İşgal eden

Emlâk Memuru                                        İmza                           İmza                          İmza

Yukarıdaki şekle uygun bir tesbit tutanağı düzenlenmekle birlikte muhakkak surette taşınmaz malın bir krokisinin çizilerek işgal edilen kısmın bu kroki üzerinde işaretlenmesi, herhangi bir tesis yapılmış ise, yine kroki üzerinde gösterilmesi şarttır.

Ayrıca, ileride herhangi bir anlaşmazlığa meydan vermemek için tesbit sırasında şagilin de taşınmazın başında bulundurulmasına ve tesbit tutanağının imzalanmasına çalışılmalıdır. Şagil bulunmadığı takdirde tutanağın mahallî şahitlere imzalatılması gerekmektedir.

2490 sayılı Yasanın 67’nci maddesinde belirtildiği gibi “fuzulî işgalden dolayı ecrimisil mahkemece takdir olunur”.

Ancak uygulamada; Hazineye ait taşınmaz malları kiralamaya yetkili komisyon bir ecrimisil takdir etmekte, bu miktar şagilden istenmektedir. Şagil idarece takdir edilen ecrimisili ödemek istemediği takdirde yargı yoluna gidilmektedir.

Komisyonca takdir edilecek ecrimisil miktarına emsal bulmak amacıyla tesbit sırasında mahallinde bir araştırma yapılacak;

– İşgale uğrayan yer bina ise, bu bina evvelce kiraya verilmişse, en yakın seneye ait kirasının ne kadar olduğu,

– Bina kiraya verilmemiş, fakat evvelce mahkeme kararıyla takdir edilmiş bir ecrimisil mevcut ise bu miktarın ne kadar olduğu,

– Bina kiraya verilmemiş ve ecrimisile de tabi tutulmamış ise, bitişiğinde veya yakınında bulunan şahıslara ait benzer binaların getirdiği kira miktarı,

– Fuzulen işgal edilen ve arsa veya arazi ise, en yakın seneye ait kira veya ecrimisil miktar, bunlar yok ise, bitişiğinde veya yakınında bulunan şahıslara ait varsa veya arazilerin getirdiği kira miktarı,

– Arsa veya arazi kiraya verilmemiş, fakat evvelce mahkeme kararıyla takdir edilmiş bir ecrimisil mevcut ise bu miktarın tutarı saptanacaktır.

– Bu işlem yapıldıktan sonra bulunan rakam tesbit tutanağına yazılacaktır.

Şayet, cetvelde bir parça olarak kayıtlı bulunan bir taşınmaz, birden fazla şahısların işgali altında bulunuyorsa, her şahıs için ayrı bir tesbit tutanağı düzenlenir ve işgal ettiği kısım çizilerek krokide gösterilir.

Bu durumda; her şahıstan istenecek ecrimisil, taşınmazın tamamına göre işgal ettiği kısma isabet eden miktar kadar olacaktır.

Yukarıda anlatılan hususlar tamamlandıktan sonra tesbit işi bitmiş olmaktadır.

Bundan sonra; komisyonca ecrimisil miktarının takdiri ve ecrimisilin tahsili işlemleri gelmektedir.

Şayet şagil komisyonca takdir edilen ecrimisili peşin olarak ödemek istemediği gibi, taahhütname vermeye de yanaşmazsa, hakkında alacağın tahsili ve müdahalenin men’i için dava açılması gerekir.

Ecrimisil ve müdahalenin men’i davasının Hazine lehine sonuçlanabilmesi için bazı hususlara dikkat etmek gerekmektedir. Bu hususlar 9/1/1963 gün ve E. 1/7, K. 6 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında gösterilmiştir. Şöyle ki;

– Davacının (Hazine) taşınmaz malını kullanılmasına veya kiraya vermesine, davalının (şagilin) onu elinde tutmak veya talep üzerine tahliye ve teslim etmek gibi bir hareketinin mani olması lazımdır.

Bu itibarla, Hazineye ait taşınmaz malları fuzulen işgal etmek suretiyle tecavüz ve müdahalede bulundukları tesbit edilen şahısların tecavüz ve müdahaleleri zamanında idarî makamlara müracaat edilmek suretiyle 5917 sayılı Yasa hükümlerine göre men olunacak ve taşınmaz mal Hazinece kiraya verilecektir. Buna imkân görülmemesi halinde ise;

– Hazineye ait bina ve arsalardan işgale uğramış olanlar için; o taşınmaz malın 15 gün içinde boşaltılması hususu şagile tebliğ edilecektir. Bu tebligatın;

“Fuzulî işgalinizde olduğu tesbit edilen …………… mahallesinin/köyünün …………….. sokağında/mevkiinde bulunan …………….. pafta/cilt, ……………… ada/sayfa …………….. parsel/sıra sayılı taşınmaz malı bu tebligatı takip eden 15 gün içerisinde tahliye ve durumu aynı süre içinde yazı ile dairemize bildirmediğiniz takdirde, söz konusu taşınmaz mal teslim keyfiyeti tahliye şartına bağlı olarak 2490 sayılı Yasaya göre arttırmaya çıkarılacak ve arttırma sonunda başkasının üzerinde kaldığı veya kira layık haddini bulmadığı hallerde işgalinizden dolayı doğan kıymet düşüklüğü vesair her türlü zararlar ayrıca aranmakla beraber tahliye hususunda aleyhinize kanun  yoluna gidileceği ve bunun doğurduğu masraflarla avukatlık ücretinin de tarafınıza ait olacağı tebliğ olunur.”

şeklinde olması lazımdır.

7201 sayılı Tebligat Kanununun esasları dairesinde ve özellikle 45 ve 59/1′ inci maddeleri uyarınca yapılacak bu tebligat üzerine şagilin taşınmaz malı boşaltmaya yanaşmaması halinde;

Şartnamesine teslimin tahliye şartına bağlı olduğu kaydı konmak ve yapılacak ilanlarda da bu husus belirtilmek suretiyle taşınmaz malın 2490 sayılı Kanunun hükümleri dairesinde arttırmaya konması ve bu suretle yapılacak arttırma sonunda taşınmaz mal fuzulî şagilden başkasına ihale edildiği ve fuzulî şagilin tahliye etmemesi sebebiyle kiracıya teslimi mümkün bulunmadığı takdirde, ihale sonunda ortaya çıkan bedel üzerinden şagil aleyhine ecrimisil ve tahliye davası açılmalıdır.

Ecrimisil ve tahliye davası açılırken davanın selameti bakımından dava dilekçesinde;

a) Şagilin açık hüviyet ve adresi,

b) İstenecek ecrimisilin miktarı,

c) Dava konusu taşınmaz malın adresi,

d) İşgal keyfiyetini mahkeme huzurunda söyleyebilecek en az iki tanığın isim ve açık adresi,

gösterilmelidir. Öte yandan; dava konusu yere ait Hazine tapusunun da dava dilekçesine bağlanması gerekir.

Bu arada şu hususu da açıklamakta yarar vardır:

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 94’üncü maddesine göre,  dava edilen kimse davanın açılmasına kendisi sebebiyet vermemiş olur ve davacının iddiasını ilk mahkeme celsesinde kabul ederse mahkeme masraflarından sorumlu olmaz.

Bu itibarla mahkemece yapılacak ecrimisil takdirinden dolayı ödenecek bilirkişi, vasıta, hakim ve kâtiplerin yol tazminatları ve harçları, ilk celsede ödemeyi kabul eden dava edilenin değil, dava eden Hazinenin ödemesi gerekir. Halbuki bazı hallerde bu masrafların miktarı alınacak ecrimisili aşabilir. Bu masraflar ecrimisilden az bile olsa Hazine fuzulî bir ödemeye maruz bırakılmış olur.

Bu nedenle, takdir olunan ecrimisili davadan evvel ödemek isteyen fuzulî şagiller hakkında dava açılmasına gerek yoktur.

2- Mülkiyet Davalarında İzlenecek Yol:

Yukarıda belirtildiği gibi mülkiyet davaları çeşitlilik göstermektedir. Davanın çeşidine göre izlenecek yollar farklıdır. Her dava çeşidine göre izlenecek yol konusunda görüş bildirilmek ayrı bir çalışma ve araştırma gerektirmektedir. Buna şu anda olanak bulunmadığından sadece; şahıslar tarafından zilyedlik iddiasında bulunulan yerler konusunda idarenin nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusundaki görüşlerimizi bildirmekle yetinilecektir.

Bilindiği gibi senetsizden tescil davaları Medenî Kanunun 639’uncu madesine dayanılarak açılmaktadır. 639’uncu maddede aranılan şartlar gerçekleşmemiş olsa bile şahit suistimalinden yararlanılarak şartlar gerçekleşmiş gibi ifadeler verdirilmekte ve açılan davalar kazanılmaktadır. Bu davalar sırasında çoğu kez Hazine yetkililerince esaslı bir araştırma yapılmamaktadır. Genellikle Millî Emlâk Esas ve İlişikli Defterleri üzerinde bir araştırma yapılarak şayet tescili dava olunan taşınmaz mal bu defterlerde yer almıyorsa dava üzerinde yeterince durulmamaktadır. Bu da neticede Hazine zararına sebep olmaktadır.

Halbuki tescili dava olunan taşınmaz malların millî emlâk memurlarının, işin ehemmiyetine göre bizzat defterdar, millî emlâk müdürü veya malmüdürünün iştiraki ile mahallinde gezilip görülecek, aşağıdaki sorulara yanıt veren bir “İdarî Tahkikat Tutanağı” düzenlenmelidir.

İDARİ TAHKİKAT TUTANAGI

Tescili Dava Olunan Taşınmaz Mal:

1- Hazinenin özel mülkiyetinde veya Hazine ile ilişkili midir?

2- Mirasçı bırakmaksızın ölen bir kimseden Hazineye intikali gereken yerlerden midir?

3- Mübadil, firarî ve kayıp kimselere ait olup bunlar adına tapuda kayıtlı veya kayıtsız yerlerden midir?

4- Irmak, çay, göl veya denizden dolma yerlerden midir?

5- Orman ve mer’adan açılma yerlerden midir?

6- Dava edilen yer; Medenî Kanunun 636 ve 641’inci maddeleri ile Tapulama Kanununun 2’nci maddesinde açıklanan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden midir?

7- Davacı bu yere zilyed midir?

8- Zilyedlik mevcut ise hangi tarihte başlanmıştır?

9- Zilyedlikte niza (çekişme) ve fasıla (ara) olunmuş mudur?

10- Zilyedlik taşınmazın tamamına mı aittir, başkaları tarafından da zilyedlik iddia ediliyor mu?

11- Zilyedlik ne şekilde olmuştur? Taşınmaz mal üzerinde davacı tarafından yapılmış bir yapı veya dikilmiş ağaç var mıdır?  (Ağaçların yaşından zilyedlik süresi tesbit edilebilir).

12- Zilyedlik başkasından devir suretiyle mi alınmıştır? Öyleyse bir devir senedi var mıdır?  Satıcı bu yerle ilgisini kesmiş midir?

13- Zilyedliğin yukarıda beyan edilen şekil ve şartlarda olmadığını söyleyen ve davacı aleyhine bulunacak şahıslar var mıdır? Tebligata yarar adresleri nedir?

14- Dava edilen yerin bitişiğinde başka şahıslara ait tapulu veya tapusuz taşınmaz mallar var mıdır? Varsa bu taşınmaz malların tapu veya özel idaredeki vergi kayıtlarında dava edilen yer ne olarak veya kimin mülkiyetinde gözüküyor?

15- Davacı eski tarihlerde veya yakın tarihlerde bu yerin vergisini vermiş mi? Vermemişse hesap numarası nedir?

Yukarıda özellikleri gösterilen taşınmaz mal hakkında tarafsız, güvenilir bilirkişiler nezdinde yapılan tahkikat sonunda elde edilen bilgileri gösteren işbu tutanak tarafımızdan mahallinde düzenlenmekle hep birlikte imza altına alındı.

…../…../19..

Millî  Emlâk  Memuru          Bilirkişi                      Bilirkişi                           Muhtar

Doğum Tar.:                   Doğum Tar.:

Adresi :                          Adresi  :

Demek ki;

a) Davacının bu yere zilyed olup olmadığı, muhtar, köy ihtiyar heyeti ve temin edilecek şahit beyanlarıyla mahallinde tesbit edilecektir.

b) Zilyedlikte niza (anlaşmazlık) ve fasıla bulunup bulunmadığı tetkik edilecektir. Zilyedlikte şahıslar arasında anlaşmazlık durumu gözönünde bulundurularak tetkik edilecek ve ortaya çıkacak duruma göre davanın reddi istenecektir. Öte yandan; davacı, dava konusu yer üzerindeki egemenliğini geçici olmayarak iradesiyle ya da iradesi dışında kaybetmişse zilyedlik de kaybolmuş olur ki bu takdirde de davanın reddini istemek gerekir.

c) Zilyedliğin, taşınmaz malın tamamına ait bulunup bulunmadığının tesbit edilmesi lazımdır.

Kanunda aranan zilyedlik süre ve şartı dava konusu yerin sadece bir kısmına aitse, davacı sadece şartları gerçekleşen yerin tescilini isteyebileceğinden, zilyedlik şartları gerçekleşmeyen yerin tescil harici bırakılması istenecektir.

d) Zilyedliğin olmadığını söyleyecek şahıslar bulunduğu takdirde isim ve adresleri alınacak ve bu şahısların gerek keşif,  gerekse duruşma sırasında dava hakimince dinlenmesi sağlanacaktır.

e) Zilyedliğin ne şekilde olduğu, dava konusu taşınmaz mal üzerinde davacı tarafından dikilmiş ağaç, v.s. bulunup bulunmadığı araştırılacaktır. Bilahare bir ziraat teknisyenliğinde bu yerin ekilip ekilmediği, ağaçların yaşı tesbit ettirilecek ve ortaya çıkacak duruma göre davanın zilyedlik süresi çürütülmeye çalışılacaktır.

f) Davalı yerin Medenî  Kanunun 636 ve 641’inci maddeleri ile 766 sayılı Tapulama Kanununun 2’nci maddesinde sayılan Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan (Pırnallık, çalılık, kayalık, mer’a, dere yatakları, dağlar, tepeler) yerlerden veya hali araziden olup olmadığı araştırılacaktır.

766 sayılı Tapulama Kanununun 33’üncü maddesine 1617 sayılı Kanunla eklenen son fıkraya göre “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ile kanunlar uyarınca Devlete kalan gayrimenkuller tapuda kayıtlı olsun veya olmasın kazandırıcı zaman aşımı yoluyla iktisab edilemez.”

Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer kavramını aşağıdaki şekilde açıklığa kavuşturabiliriz.

Bu konudaki en belirgin hüküm Medenî Kanunun 641’inci maddesidir. Madde metninde;

“Sahipsiz şeyler ile yararlanımı topluma ait olan mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Hilafi sabit olmadıkça menfaati umuma ait sular ile ziraate elverişli olmayan yerler, kayalar, tepeler, dağlar ve onlardan çıkan kaynaklar kimsenin mülkü değildir. Sahipsiz şeylerin ihraz ve işgali, yollar ve meydanlar, akarsular ile yataklar gibi menfaati umuma ait malların işletilmesi ve kullanılması hakkında hususî kanunlar vazolunur..”

Bu gibi yerlere örnek olarak; tarihî ve bediî kıymeti haiz olan yerler, ibadethaneler, mezarlıklar, ormanlar, makilikler, korular, zeytinlikler, madenler, mer’a, yaylak ve kışlaklar, dalyan ve voli yerleri, denizler, göller, nehirler, dereler, çaylar, barajlar, kumluklar, kıyılar, kumsallar, iskeleler, rıhtımlar, koylar, fenerler, yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar, çocuk bahçeleri, köprüler, geçitler, tüneller, sokaklar, bulvarlar, caddeler, kanalizasyonlar, kayak yerleri, harman yerleri, bataklıklar, sazlıklar v.s. verilebilir.

Diğer taraftan; 1605 sayılı İmar Yasasının ek 7’nci maddesinin son fıkrasına göre kıyı şeridi içinde ammeye ait binalı ve binasız ve arsalar özel mülkiyete intikal ettirilemeyeceği gibi bu yerlerde denizden dolma ve bataklık kurutma suretiyle özel mülkiyet adına arazi ve arsa da kazanılamaz.

g) Zilyedliğin başkasından devir suretiyle mi olduğu, devrin senetle yapılıp yapılmadığı, zilyedliği satan şahsın bu yerle alakasını kesip kesmediği araştırılacaktır.

Davacının, zilyedliği hukukî bir tasarrufa dayanarak devir aldığını ve aynı zamanda kesinleşmesinden evvelki zilyedliğini tasarruf süre ve şartlarının yukarıda açıklanan şartlar dairesinde geçmiş olduğunu isbat etmesi lazımdır.

Evvelki zilyedliğin haklarını hukukî bir tasarrufa dayanarak devir almadıkça davacı evvelki tasarruf müddetlerinin kendi tasarruf müddetlerine eklenmesini talep edemez. Bu hususta Temyiz Mahkemesi 7’nci Hukuk Dairesinin 23/10/1954 gün ve 1953/10751 esas numaralı ilamı muhtevasına istinad edilmesi icabeder.

h) Zilyedliğin kanunda aranılan şartları taşımadığı konusunda davacı aleyhine şahadette bulunacak şahitlerin temini ve mahkemede dinlenmelerinin sağlanması.

ı) Davacının zilyedlik iddiasında bulunduğu yerin vergisini ödeyip ödemediği araştırılacaktır. Davacı vergi kaydı gösterdiği takdirde bu kayıtların dava konusu yere ait olup olmadığının tesbiti zorunludur.

Vergi kayıtları mahalline uygulanırken, bu kayıtların bilhassa hudut ve miktar itibariyle araziye uygun olup olmadığının tetkiki lazımdır. Vergi kayıtlarındaki yüzölçümün dava konusu yerin yüzölçümünden az olduğu çoğunlukla görülmektedir. Bu takdirle farkın bir hudut tecavüzü neticesinde hasıl olması ihtimali üzerinde ehemmiyetle durulması gerekir. Bilhassa, gayri sabit hudutlarla çevrili taşınmaz malların vergi kayıtlarında yazılı miktarın esas alınması lazım geleceğinin ısrarla müdafaa edilmesi ve tapulu taşınmaz mallardan sabit olmayan sınırlarla çevrili yerlerde mülkiyet hakkının tapuda gösterilen miktara göre tayin olunduğu hususundaki içtihatlara dayanılarak söylenmesi muvafık olacaktır.

i) Bazı davalarda mahkemelerce zilyedlik şahitlerinin arazi başında dinlenmediği ve zilyedliğe delalet eden vakaların tahkik edilmediği görülmektedir.

Davacıların zilyedlik şeklinin tahkiki ve tasarruf edilen yerin şahit tarafından gösterilmesi için şahitlerin arazi başında dinlenmesinin temini ve davacının taşınmaz malı ne şekilde tasarruf ettiği konusunda beyana davet edilmesi lazımdır.

j) Tescil davalarından bazıları davacılar tarafından takip edilmediğinden Hazinece de takip olunmayarak müracaata bırakılmaktadır. Bu gibi durumlarda tescil dava olunan yerin Hazineye aidiyeti halinde işgal ve müdahalelere mani tedbirlerin alınması ve icabında men’i müdahale davasının açılıp açılmayacağı tetkik ve tesbit edilmelidir. Bu sebeple müracaata bırakılan davaların mevzuunu teşkil eden yerler üzerinde Hazinenin bir hak ve iddiası bulunup bulunmadığının yukarıda açıklanan şekillerde tahkik ve tesbit edilmesi ve alınacak neticeye göre Hazinece gereken tedbirlerin alınması icabeder.

Öte yandan; ecrimisil taahhüt senetleri, kira sözleşmeleri ve mahkeme ilamları gibi belgeler Hazineye ait olup da tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmaz malların Hazineye ait olduğunu isbata yararlar.

Ayrıca, arazi tahrir cetvelleri ile bina mükellefleri hesap defteri, arazi hülasa defteri ve vukuat defterleri gibi eski kayıtlar araştırılarak dava konusu yerin Hazine ile ilişkisinin bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.

Senetsiz açılan tapu tescil davalarından başka tapulama veya kadastroca Hazine adına yapılan tesbitlere zilyedliğe dayanılarak yapılan itirazlar ve Hazine aleyhine açılan tapu iptal davaları sırasında da mahallî millî emlâk teşkilatınca yukarıda verilen izahat doğrultusunda işlem yapmak gerekmektedir.

 

İlk yorum yapan olun

Bir Cevap Yazın